Dar mükellef ülke sınırları içerisinde yer almamasına rağmen Türkiye üzerinden gelir elde eden kişilere denir. Bu kişilerin kazançları üzerinden vergilendirme yapılır ve vergiye tabi olan kişilere dar mükellef denir. Dar mükelleflerin yasal ve iş merkezleri Türkiye’de yer almaz.
Dar mükelleflerin vergilendirilmesi bazı kriterlere bağlı olarak yapılır. Vergi mükellefi olan kişiler ve kurumlar Türkiye’de 1 yıl içerisinde ticari ve zirai gelir elde edenlerdir. Bu mükellefiyet hem gerçek kişiler hem de tüzel kişiler için geçerlidir. Türk vergi sistemine göre Türkiye’de 6 aydan fazla kalan fakat ülkeye yerleşmemiş kişilerden ve kurumlardan bile dar mükellefiyet kapsamında vergi alınmaktadır.
Bu vergi Türkiye’de geçici bir görev için bulunan ve gelir elde eden kişilere de uygulanmaktadır. Tutukluluk ve hastalık gibi sebeplerden ötürü ülkede bulunanlardan da vergi alınmaktadır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 6. maddesine göre Türkiye’de ikamet eden herkesten vergi alınmaktadır.
Vergi Usul Kanununa göre Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı firmaların elde ettikleri ticari gelir üzerinden vergi alınması gerekmektedir. Dar mükellefiyet kavramı yabancıların Türkiye’de temsilcilikler aracılığıyla elde ettikleri gelirleri ve serbest meslek gelirlerini de kapsamaktadır. Taşınır ve taşınmaz varlıklardan elde edilen iratlarda dar mükellefiyetin içerisindedir. Türkiye’de kazanılan menkul sermaye gelirleri de Vergi Usul Kanunu içerisindedir.
Başlıklar
ToggleBireyler Türkiye’den satın aldıkları mâlları ihraç etmek için yurt dışına gönderebilirler. Bu durumda elde edilen kazançtan vergi alınmamaktadır. Nedeni ise mâlların Türkiye’de satılmamasıdır. Dar mükellefiyet sistemi kapsamında olabilmesi için alıcının ya da satıcının Türkiye’de olması gerekmektedir. Eğer sözleşme Türkiye’de yapılırsa vergiye tabi tutulabilir.
Dar mükellefiyet konusunu örnekler üzerinden anlatmak daha kolaydır. Alman vatandaşı olan Hans 7 ay boyunca Türkiye’de yaşamıştır. Hans 7 aylık süre boyunca ticari aracılık yapmış ve Türkiye’den ayrılmıştır.
Kişi 6 aydan uzun bir süre Türkiye’de gelir elde ettiği ve Türkiye’de ikamet etmediği için dar mükellefiyet kapsamına alınır. Hans İstanbul’da aldığı lastikleri yurt dışına ihraç etmiştir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 7. maddesine göre sattığı bu mâllar üzerinden vergi alınamaz. Fakat Hans Türkiye’deki sanayilere de lastik sattığı için serbest meslek kapsamında dar mükellefiyet vergisi uygulanır.
Dar mükellef kavramı vergi yükümlülüğü olan kişilerin veya kurumların sadece tek bir vergi türünden vergilendirileceğini anlatmaktadır. Örnek olarak dar mükellef kapsamındaki bir şirket sadece kurumlar vergisi ödemekle yükümlü olabilir.
Dar mükellef olmanın pek çok avantajı vardır. Bu avantajlardan bazıları vergi yükümlülüklerini yerine getirmek için gereken bilgi ve tecrübenin az olabilmesi ve vergi yükümlülüklerini yerine getirmek için maliyetin az olmasıdır. Dar mükellef olmak için karşılanması gereken birkaç tane şart vardır. Bu şartlardan bazıları vergiyle ilgili tecrübenin ve maliyetin az olmasıyla ilgilidir.
Dar mükellef kavramı vergi türleri arasındaki farkı da ifade eder. Tam mükellef ise tüm vergi türleri üzerinde yükümlülüğü olan kişi veya kurum anlamına gelmektedir. Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin hepsi kurumlar vergisi, KDV, gelir vergisi ve diğer tüm vergi türlerinden sorumludur. Tam mükellef olmanın avantajları ise vergi ödeme ve sorumlulukları hakkında bilgi sahibi olmaktır. Bu durum vergi oranlarının maliyetine bağlıdır.
Dar mükellef genellikle sınırlı sayıda gelir veya faaliyet üzerinden vergilendirilen kişidir. Bu gelirler serbest meslek kazançlarını, yatırım gelirlerini, aracılık gelirlerini ve diğer belirli gelirleri içerebilir. Örnek olarak bir kişi kira gelirine sahipse ya da sermaye kazançları üzerinden gelir elde ediyorsa bu durum dar mükellefe tabidir. Dar mükellef olmanın en büyük şartı vergilendirme işlemleri yapılırken tek bir gelir üzerinden vergilendirilmektedir.
Örneğin bir kişi sadece işletmesinden elde ettiği gelirler üzerinden vergi ödemek zorunda olabilir. Bu duruma dar mükellef denilmektedir. Bu durum genellikle kişinin gelirlerinin düşük olmasıyla ya da tek bir işte çalışmasıyla açıklanmaktadır. Dar mükellef olmanın özel şartları ülkelere ve bölgelere göre değişkenlik göstermektedir.
Özel şartların dışında belirlenmiş genel şartlarda vardır. Bu şartlardan biri kişinin sadece tek bir işte çalışması veya tek bir vergiden yükümlü olmasıdır. Diğer bir şarta göre ise kişinin gelirleri belirli bir orandan daha düşük olmalıdır. Son şart ise kişinin vergi beyannamesini düzenlemek için gerekli bilgileri ve belgeleri sunmasıdır. Bütün ülkelerin kendi vergi yasaları bulunmaktadır. Dar mükellef olmanın şartları bu yasalara göre değişkenlik göstermektedir.
Tam mükellef kavramı ise tüm vergi türlerini ödemekle yükümlü olan kişi veya kurum anlamına gelmektedir. Tam mükellefler elde ettikleri bütün gelirlerin vergisini ödemek zorundadır. Tam mükellef kavramı genellikle belirli bir işte çalışmayan veya belirli bir oranın üzerinde gelir elde eden kişiler için kullanılmaktadır. Tam mükellef olmanın şartları ülkelere göre değişkenlik gösterebilir. Fakat bazı kurallar bütün ülkeler için geçerlidir.
Bu kurallardan biri kişinin elde ettiği gelirlerin belirli bir orandan yüksek olması gerektiğidir. Diğer bir kural ise kişinin herhangi bir işte çalışması gerektiği ve en az bir yerden gelir elde etmesi gerektiğidir. Bu şartlar karşılandıktan sonra kişi vergi beyannamesini düzenlemek için gerekli bilgiler ve belgeleri sunabilir. Tam mükellef terimi bütün vergi türleri üzerinde sorumluluğu olan kişiler için kullanılmaktadır. Kişiler sermaye kazançları ve diğer gelir türleri üzerinde gelir elde ediyorsa tam mükellef demektir.
Vergilendirme ilkesinin geçerli olabilmesi için her sene yıllık beyanname vermek gerekmektedir. Bu ilke Gelir Vergisi Kanunu’nda esas olarak alınır. Bu kanun tam mükellefiyet ve dar mükellefiyet esaslarına göre şekillenmiştir. Tevkif suretiyle vergilendirilmiş bazı irat ve kazançların beyan dışı tutulmasıyla vergilendirmede kolaylık sağlanmaktadır.
Beyan dışı tutulabilmesi için belirli şartlar ve sınırlamalar uygulanır. Dar mükellefiyette tevkifata tabi pek çok irat ve kazançlar yıllık beyan ilkesinin dışında tutulmaktadır. Tam mükellef olan kişiler hem Türkiye’de hem de varsa Türkiye dışından elde ettiği gelirler üzerinden vergiye tabi tutulmaktadır. Gelir Vergisi Kanununa göre ikametgâhı Türkiye’de olan herkes tam mükellef sayılmaktadır.
Bir yıl içerisinde 6 aydan fazla Türkiye’de yaşamış yabancılar ise Türkiye’ye yerleşmiş sayılmaktadır. Bu yabancıların ülkeden geçici sebeplerle ayrılması onların ülkeye yerleşmiş oldukları gerçeğini değiştirmez. Yabancıların Türkiye’de ikametgâhı olmasa bile Türkiye’de birinin yanında 6 ay kalmaları onların tam mükellef olabilmesi için yeterlidir.
Türkiye’ye yerleşmemiş olan gerçek kişiler yani dar mükellefler ise yalnızca Türkiye’de elde ettikleri irat ve kazançlar üzerinden vergiye tabi tutulurlar. Türkiye’de ikametgâhı bulunmayan ve ülkede 6 aydan az bir süre bulunan kişiler dar mükellef kapsamına alınmaktadır.
Gelir Vergisi Kanununa göre Türkiye’ye yerleşmemiş olan gerçek kişiler sadece elde ettikleri gelirler ve kazançlar üzerinden vergilendirilebilirler. Dar mükellefiyete tabi olan kimselerin diğer kazanç ve iratlarının Türkiye’de elde edilebilmesi için bu kazanç ve iratların doğrudan Türkiye’de gerçekleşmesi ve ifa edilmesi gerekmektedir. Veya Türkiye’de değerlendirilmesi de yeterlidir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa göre Türkiye’ye yerleşmemiş olan bireylerin sadece Türkiye’de elde ettikleri gelirler ve iratlar üzerinden vergilendirme yapılır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinin ikinci fıkrasına göre kanunun 1. maddesinde sayılan kurumlardan, iş ve kanuni merkezlerden Türkiye’de bulunmayanları dar mükellefiyet kapsamına alınır.
Bu kapsama alınan kurumların ve bireylerin Türkiye’de elde ettikleri gelirler üzerinden vergilendirileceği belirtilir. 3. fıkrada ise dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar yer almaktadır. 4. fıkrada ise bu maddede belirtilen kazanç, gelir ve irat unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi veya aynı kurum ya da kişinin Türkiye’de temsilciliğinin bulunması gibi konular 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunuyla uygulanmaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 4. maddesine göre Türkiye’de ikamet etmeyen ve Türkiye’de 6 aydan fazla bulunan kişiler de dar mükellef kapsamında vergilendirilmektedir. Kanuna göre dar mükellef kapsamına giren gerçek ve tüzel kişiler sadece Türkiye’deki gelirleri üzerinden vergilendirilirler. Yurt dışında elde ettikleri kazanç üzerinden vergilendirilmeye tabi tutulmazlar.
Kanunun 7. maddesine göre mükelleflerin elde ettikleri gelirler çeşitli vergi türleri bünyesine alınır. Ayrıca bu vergilerin hangi şartlarda alınacağı da kanunlarda belirtilmiştir. Mükelleflerin vergileri ticari kazanç, zirai kazanç, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ve diğer kazanç ve iratlar olmak üzere 7 ayrı başlıkta alınmaktadır.
Tam mükellef ve dar mükellef terimleri gelir vergisi veya kurumlar vergisi ödeyen gerçek kişilerin, tüzel kişilerin veya kurumların elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesi veya sistem altına alınması anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle bu durum dar ve tam mükellefiyet kapsamındaki gerçek ve tüzel kişilerin Türkiye sınırları içerisinde veya yurt dışında elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesidir.
Tam mükelleflerin hem ülke içindeki hem de yurt dışındaki gelirlerinden vergi alınırken dar mükelleflerin sadece yurt içindeki gelirlerinden vergi alınır. Adından da anlaşıldığı üzere tam mükellef kavramı dar mükellef kavramından daha geniş bir alanı kapsamaktadır.
Tam mükellefler hem yurt içindeki hem yurt dışındaki gelirlerinden vergiye ve kurumlar vergisine tabi tutulurken dar mükellefler sadece ülke içindeki gelirlerinden vergiye ve kurumlar vergisine tabi tutulurlar. Gerçek kişilerden gelir vergisi bünyesinde vergi alınırken, şirketlerden kurumlar vergisi kapsamında vergi alınır. Kurumlar vergisine tabi olan kurumlar kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernekler, sermaye şirketleri, işyerleri, şirketler, limanlar ve vakıflara ait iktisadi işletmelerdir.
Dar mükelleflerin vergilendirilmesi pek çok başlık altında yapılır. Dar mükellefler elde ettikleri gelirin türüne göre vergi öderler. Bu vergi türlerinden ve işlerinden bazıları serbest meslek kazançları, zirai kazançlar, ticari kazançlar, kira gelirleri, sermaye kazançları ve menkul kıymet kazançlarıdır. Bütün bu işlerin vergi oranları birbirinden farklıdır.
Örneğin serbest meslek kapsamında olan petrol arama faaliyetlerine ilişkin hizmetlerde vergi oranı %5 civarındayken tüm serbest mesleklerde vergi oranı %22’dir. Kira gelirlerindeki vergi oranı ise daha farklıdır. Kira gelirleri taşınmazların, hakların ve taşınır mâlların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen gelirleri ve iratları kapsamaktadır.
Bu tür kazançların elde edilmiş sayılabilmesi için taşınırların ve taşınmazların Türkiye’de yer alması gerekmektedir. Bunun dışında Türkiye’de değerlendirilmesi de yeterlidir. Dar mükellef kurumların veya bireylerin Türkiye’de elde ettikleri kira gelirleri üzerinden finansal kira ödemelerinde %1, diğer tüm kira ödemelerinde ise %22 vergi alınmaktadır. Bu verginin ödenmesi zorunludur. Menkul sermaye iratlarında ise vergi oranı %12 civarındadır.